bir aksesuar olarak kitap

stella
kitap bir anahtardır. daha doğrusu bir çağrı, sinyaldir. kitap kardeşliğinden olduğunun göstergesidir. “ben okuyorum” demektir. kitabı bir aksesuar olarak kullanan kişiler sahte üyelerdir. yalnızca "okuyan insan" gibi görünürler. kardeşlik üyelerini şaşırtır ve pek tabii kızdırırlar. peki bu insanların amacı nedir? olmadıkları, olamayacakları gibi gözükmek isterler. aslında evet, olamayacakları dememeliyim, gözükmek yerine olmayı seçerlerse gayet de olabilirler. ama ‘gözükmek’ daha kolaydır. kitapla kurabilecekleri tek temas, fiziksel temas olduğu için sürekli yanlarında taşırlar. oysa kitabın yeri beyindir, orada taşınması gerekir. göstermek, ilgi görmek, ona da görünmeye çabaladığı insana davranıldığı gibi davranılmasını sağlamak vb. sebepler gösterebilirim açıklamak için yaptıklarını. peki bu sahtekarlar bir aksesuar olarak kullandıkları kitabı yanlarında taşıyarak diğer kardeşlik üyelerinin ilgisini çekebilirler mi? hayır; çünkü onlar hemen tanırlar. nasıl fark ederler sahte olanı? tabii ki iki çift laf ederek. kitabı bir aksesuar olarak kullanan bu zavallılar, ne yazık ki ya taşıdıkları fazlalığın kapağını hiç açmamışlar ya da açıp, okuyup ve hatta bitirip, hiçbir şey anlamamış, kitabın kendilerine en ufak bir şey katmasına izin vermemişlerdir. dolayısıyla konuşamazlar. konuştukları anlamsız, konuşulanla ilgisiz, saçma olur. bu yolla ayırt edilebilirler; ayırt edinilmelidirler.

shevek
hiçbir kitap aksesuar değildir. kitabın yapısında yoktur bu, yaratılışında ve yaratıcısının kitabı yaratış amacında da kesinlikle bu güdülmemiştir. bu nedenle ancak aksesuar olmaya zorlanabilir kitaplar.

bu yolla kazanmaya çalışan yalancılar ancak kaybederler. kitabı aksesuarlaştıran, hapseden, onlara sahip olmaya çalışan, onları kirleten bireylerin sonu, kitabı kardeşleri olarak kabul eden az sayıdaki insan tarafından aksesuar kabul edilmek olacaktır. işte o zaman, gerçek aksesuar ve sahip belli olduğunda, bir zaman aksesuar olmaya zorlanmış olan kitap da intikamını alacak, tekrar özgür olacak ve yine özgürlük götürecektir kendisini arzulayan, kitabı kardeş kabul eden gerçek okurlara ve bu gerçek okurların ellerinin uzandıkları toplumlara.

kitapları birer aksesuar olarak gören ya da onu aksesuarlaştıran bireyler ancak kitabın bedenine sahip olabilirler, ruhunaysa asla. kitapların gerçek işlevini zaten anlayamamış olmaları dolayısıyla haklarında yalnızca bedenlerinden ibaret olduğu yargısının doğru olduğunu düşünebileceğimiz bu kimseler boşa geçmiş hayatlarının sonuna kadar birer esir olmanın ötesine geçemeyeceklerdir. asıl acı olanıysa kitaplara aksesuar muamelesi yapan bu kimselerin esir olduklarını bile farkedemeyecek kadar aciz oluşları, haberdar bile olmadıkları ve asla da olamayacakları güçlere sorgusuz sualsiz teslim olmaları ve bunlar adına çalışmalarıdır.

asla özgür olamayacaktır kitaba gerektiği görevi yüklemeyen kişi, toplum ya da toplumlar. kitaba suç ya da süs işlevini yükleyen toplum, kendisinin de aslında bir ’süs’ oluşunun ispatını yapar. bir süs tarafından kitabın yasaklanması ya da süsleştirilmesiye kitap için ancak bir onur, gerçek okuyucu içinse eğlence sebebidir olsa olsa.
kalipso
kitapığı bilerek evin en çok görünen kısmına yerleştiren insanların kitaba hakaretidir.bu insanların kitaba zerre kadar saygısı yoktur ki onu yalnızca aksesuar olarak kullanırlar.belki bir gün okurlar diye düşünmekten başka çare yoktur.
orqn
kitapçılara gidip ’televizyonun altında 40 cm e 70 cm lik bir boşluğum var,buna uygun kitabınız var mı acaba?’ diye soran insanlar bile vardır.

(ara: akıl fikir)
superkahraman
kalın bir kitabın tam ortasının bulunarak, görece şık bir bağı buradan geçirip uçlarını da bağladınızmıydı, sırtınıza asabileceğiniz aksesuar amaçlı bir kitap çanta elde edebilirsiniz.
angelus
eşek kadar cantası olan ve fakat makul ölçülerdeki bir kitabı çantanın içerisine koymak yerine liseli genç kız gibi kollarının arasında taşımaktan vazgeçemeyen plaza insanı bir hatunun aksesuarı olan kitaptır. özellikle bizim şirkette bir hatuna dikkat ediyorum, kitap ayracı iki haftadır aynı sayfanın arasında ama her sabah işe gelirken ve her zaman eve giderken o kitabı yanında taşınmaktan bıkmadı usanmadı a.k. kitabı okuduğu falan yok. yarın bi’ laf sokayım kendisine de rahatlayayım. evet. ulan sırf öğle yemeğinde bi’ yarım saat okusan bile üç günde biterdi o kitap.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol